jojobet
1xbet betist supertotobet
romabet romabet romabet
deneme bonusu veren siteler
Marsbahis
Holiganbet
Bugun...



Tarihin Gölgesinde Saklanan Gerçek


facebook-paylas
Güncelleme: 23-05-2025 19:17:11 Tarih: 23-05-2025 19:13

Tarihin Gölgesinde Saklanan Gerçek

Tarih bazen topraklara, bazen mezheplere, bazen ise dillerin uğultusuna kulak vererek karar verir. Ama çoğu zaman en net gerçeği saklayan şey kanın taşıdığı kimliktir.

İran’da Safevî tahtına oturmuş asırlarca bu coğrafyanın kaderini değiştirmiş bir isim vardı.

Şah İsmail Hatayi. .

Onun adı geçtiğinde zihinler çoğu zaman İran’ı düşünür. Ancak çoğu kişi onun etnik kimliğini, dilini ve kültürel mirasını göz ardı eder. Oysa Şah İsmail sadece bir hükümdar değil Türk kimliğinin, dilinin ve edebiyatının sarsılmaz bir neferiydi.

Şah İsmail’in soyuna baktığımızda annesi Akkoyunlu Uzun Hasan’ın kızı Alemşah Halime Begüm’dür. Babası ise Şeyh Haydar.

Her iki taraf da Oğuz Türklerinin torunlarıdır. Safevî hanedanının kurucusu olan bu büyük şah köklerini Türkmen boylarından alır.

Kurduğu Safevî ordusu Rumlu, Ustaclu, Şamlu, Afşar ve Tekelu gibi büyük Türk boylarının omuzlarında yükselmiştir. Yani onun devleti yalnızca bir siyasi yapı değil bir Türk birliğinin tezahürüydü.

Ama asıl kimlik işareti ne soydur ne de topraktır!

Dilidir!

Şah İsmail “Hatayi” mahlasıyla yazdığı şiirlerinde Türkçeyi sadece bir ifade aracı olarak değil bir davanın ve direnişin sesi olarak kullandı.

Şiirlerinde hem tasavvufi derinlik hem de Türk milletinin ruhu yankı buldu. Hatayi Divanı bugün hâlâ Türk dünyasında büyük bir edebî miras olarak okunur. Onun şu dizeleri bir milletin sesi olmuştur:

 “Türk diline kimse bakmaz idi

Türklüğün hiç kimse çekmez idi”

Bu sözler sadece bir şairin hayıflanması değil bir milletin ötekileştirilmesine karşı başkaldırısıdır. Şah İsmail Türk diline itibar kazandırmak için sarayını Türkçeyle donattı halkını Türkçeyle konuşmaya teşvik etti. Bir hükümdardan öte bir dilin muhafızı bir milletin sesi oldu.

Evet! O İran’da hükümdardı..

Evet! Safevî Devleti bugün İran tarihi içinde anılıyor. Ama gerçek şu ki Şah İsmail İranlı değil, Türk’tü!

Hem soyuyla, hem diliyle, hem de düşüncesiyle. .

Onu yalnızca bir İran şahı olarak görmek tarihe yapılmış büyük bir haksızlıktır.

 O, Türk tarihinin bir yıldızı!

Türkçenin bir bayraktarıdır!

Tarihi doğru anlamak sadece geçmişi bilmek değil geçmişin içindeki sesi işitebilmektir. O ses bugün haykırıyor!

Ben Türk’üm!

Türk oğlu Türk’üm devletim İran’da olsa da, ruhum Oğuz yurdunda yankılanır.

Kimi onu İranlı sandı kimi Farslaştırmak istedi ama Şah İsmail’in dili, soyu ve şiiri tek bir şey söyledi:

Ben Türk’üm ve öyle kalacağım.

Rahmetle anıyorum.

Saygılarımla

Tülay TÜREDİ

Araştırmacı / Gazeteci




Bu haber 389782 defa okunmuştur.


FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER GÜNDEM Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI